Denetim TV - Youtube'da

BELEDİYELERDE KDV İNDİRİMİ KONUSUNDA YAPILAN YANLIŞLIKLAR

Favorilerime Ekle
Favorilerimden Çıkar
Lütfen bekleyiniz...
Geniş Ekran Dar Ekran

BELEDİYELERDE KDV İNDİRİMİ KONUSUNDA YAPILAN YANLIŞLIKLAR

Abdullah ÇAVUŞ/E. Vergi Müfettişi

avatar for Abdullah ÇAVUŞ

Belediyelere ilişkin olarak SAYIŞTAY DENETÇİLERİ tarafından yazılmış olan DENETİM RAPORLARINDA Belediyelerin 3065 sayılı KDV kanuna aykırı olarak; KDV’ye tabi olmayan mal ve hizmet teslimleri, satışları dolayısıyla bu mal ve hizmetlerin temini esnasında ödedikleri KDV leri indirim konusu yaptıkları tespit edilmiş ve bu durum anılan raporlarda eleştiri konusu yapılmıştır.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu hükümleri gereği; belediyelerin ticari, sınai, zirai ve mesleki nitelikteki teslim ve hizmetleri kapsamında sayılmayan ve kuruluş amaçlarına uygun teslim ve hizmetlerinin 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu kapsamına girmemektedir.

Uygulamada ise belediyeler; Ticari, Zirai ve Serbest Meslek faaliyeti kapsamında olan faaliyetlerini kurmuş oldukları belediye şirketleri kanalıyla yapmaktadırlar.

Bu şirketlerin KDV ve Kurumlar vergisi yönünden vergilendirilmelerinin diğer vergi mükelleflerinden farkı yoktur.

Belediyelerin ticari, zirai ve mesleki faaliyetleri dışında kalan  ve  KDV ye tabi olmayan faaliyetleri dolayısıyla KDV mükellefi dahi olmamaları gerekmektedir.

Bununla birlikte gereke şirket kuruluşları öncesine isabet eden dönemler için ve gerekse şirketler dışında da ticari zirai ve mesleki bazı kazanç elde etmiş olmalarından dolayı belediyelerin kendi tüzel kişiliklerinin KDV mükellefiyeti açtıkları görülmektedir.

Sonuç olarak; yasal düzenlemede kurumsal olarak KDV mükellefi kılınmayan belediyeler yine yasal düzenlemede belirtilen katma değer oluşturan faaliyetleri icra etmeleri halinde, sadece belirtilen faaliyetler açısından KDV mükellefi olmaktadırlar.

Bu durumda, belediyelerin yukarıda belirtilen katma değer oluşturucu alanların dışındaki harcamalarına ait KDV tutarları, indirime konu yapılmaksızın doğrudan maliyet unsuru olarak gider ya da ilgili varlık hesaplarına kaydedilecektir.

Konu ile ilgili olarak mevzuat hükümleri çerçevesinde yapmış olduğumuz araştırma ve değerlendirmelerimiz aşağıda detaylı olarak açıklanmaktadır.

I – KDV KANUNU VE  İNDİRİM  MÜESSESİ:

Bilindiği üzere 305 sayılı KDV Kanunu esas itibariyle NİHAİ TÜKETİCİLERİ harcama üzerinden vergilendirmeyi amaçlayan bir kanun olarak 1984 yılında TBMMM tarafından kabul edilerek vergisel hayatımıza dahil olmuştur.

Giriş cümlemizde de ifade ettiğimiz üzere iki önemli temele dayanmaktadır.

1-Harcamalar üzerinden alınan bir vergidir.

2- Nihai Tüketicileri vergilemeyi amaçlamaktadır.

Bununla birlikte 1984 yılının şartlarında 80 milyon vatandaşımızın vergi mükellefi yapılması ve nihai tüketici kimliği ile harcamaları üzerinde KDV alınabilmesini sağlayacak olan bir kurumsal alt yapımız olmadığı için Gelir ve Kurumlar Vergisi Mükellefleri bir nevi  ARACI MÜKELLEF konumuyla KDV nin devlete ödenmesi konusunda görevlendirilmişlerdir.

Tekrar etmek gerekirse harcama ve nihai tüketici esaslı vergilendirmede Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi Mükelleflerinin bizatihi kendilerinden vergi alınmamaktadır.

Bu mükellefler NİHAİ TÜKETİCİDEN alınacak olan KDV’nin Maliye Kasasına ulaşmasına aracılık etmektedirler.

Bu nedenle GV ve KV mükellefleri 3065 sayılı kanunda düzenlenmiş olan İNDİRİM MÜESSESİ denen bir kurum ile KDV açısından vergiden arındırılmak istenilmiştir.

KDV kanununun 29 ila 34.cü maddelerinde indirim müessesine ilişkin hükümler düzenlenmiştir.

Buna göre mükellefler bir ya içerisinde satışlarından hesapladıkları KDV den alışları için ödemiş oldukları KDV leri mahsup etmekte kalan farkı ise Vergi Dairesine ÖDENECEK KDV olarak beyan etmektedirler.

İlgili dönemde Ödenecek KDV çıkmaması halinde ise kalan tutarı SONRAKİ DÖNEME DEVREDEN KDV olarak beyan etmektedirler.

Keza bu indirim uygulaması ile birlikte desteklenen KDV kanununda esas itibariyle yaratılan Katma Değerin Vergilendirilmesi amaçlanmıştır.

3065 sayılı kanunun “Katma Değer Vergisi” olarak konulmuş adından da anlaşılacağı üzere bu vergi sisteminin mevcut haliyle uygulamasında nihai tüketici olmayan GV ve KV mükelleflerinin vergi yüküne muhatap olmamalarını temin etmek amacıyla YARATILAN İLAVE KATMA DEĞERİN VERGİLENDİRİLMESİ amaç edinilmiştir.

Bununla birlikte uygulamada bazı mükellefler bir nevi aracı mükellef olan konumlarını indirim uygulamasını suiistimal etmek suretiyle KDV kanunu üzerinden devletin vergisinin bir kısmını kendi üzerlerinde bırakmak suretiyle kullanmaya başlamışlardır.

Bazı mükellefler bu İNDİRİM SİSTEMİNİ suiistimal etmiş ve devlete ödemesi gereken KDV leri kendi üzerlerinde bırakmışlardır.

Bu suiistimale ilişkin bazı örnekler aşağıda olduğu gibidir.

1- Gerçekte mal alışı olmadığı halde ÖDENECEK KDV yi vergi dairesine ödememek adına  “NAYLON FATURA” almış ve bunların KDV sini yasaya aykırı olarak indirim konusu yapmaktadırlar.

2- Bazı mükellefler ise gerecekte var olan mal alışından daha fazla fatura almış “MUHTEVİYATI  İTİBARİYLE  YANILTICI  BELGE” kullanmışlardır.

3- 3065 sayılı kanunun aşağıda zikredilecek 29 ila 34. Maddelerinde yer alan bazı düzenlemelere aykırı olarak indirilemeyecek KDV ler yasaya aykırı olarak indirim konusu yapmaktadırlar. Bu kapsamda faaliyet alanı ile ilgili olmayan harcamalara ilişkin ödenen KDV ler indirim konusu yapmaktadırlar.

4-Bunların yanında taksitler halinde indirilebilecek olan bazı KDV ler tek kalemde indirim konusu yapmaktadırlar.

5- Kanunen kabul edilmeyen gider olarak tanımlanan bazı gider unsurlarına ilişkin KDV ler yasaya aykırı bir şekilde indirim konusu yapmaktadırlar.

6-KDV kanunu 30/a maddesinde; vergi indiriminin sadece KDV ye tabi işlemler ile ilgili olarak ödenen KDV lere ait olduğu, dolayısıyla hesaplanan KDV olmayan bir işleme ilişkin olarak KDV indirimi yapılamayacağına dair düzenleme bulunmaktadır.

Bir çok mükellef tarafından bu hususa riayet edilmediği ve indirilemeyecek KDV lerin yasaya aykırı bir şekilde indirim konusu yapıldığı görülmektedir.

7- KDV kanunun 31/1. Maddesine göre kısmi vergi indirimine tabi olduğu için indirim hakkı tanınan işlemlere isabet eden kısmı indirim konusu yapılır hükmüne rağmen TAMAMININ indirim KDV olarak kullanıldığı durumlar bulunmaktadır.

Katma değer Vergisi kanunun İNDİRİM uygulamasına ilişkin 29-34 maddeler aynen aşağıda olduğu gibidir.

II- KDV KANUNUNDA İNDİRİM UYGULAMASINA AİT HÜKÜMLER:

1- KDV Kanunun 29 ila 34 maddeleri aynen aşağıdaki gibidir.

Vergi indirimi: (5) Madde 29 – 1. Mükellefler, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak aşağıdaki vergileri indirebilirler:

  1. a) Kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisi,
  2. b) İthal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla ödenen katma değer vergisi,
  3. c) (Ek : 3/6/1986 – 3297/9 md.) Götürü veya telafi edici usulde vergiye tabi mükelleflerden gerçek usulde vergilendirmeye geçenlerin, çıkarılan envantere göre hesap dönemi başındaki mallara ait fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisi,
  4. (Değişik: 25/12/2003-5035/9 md.) Bir vergilendirme döneminde indirilecek katma değer vergisi toplamı, mükellefin vergiye tâbi işlemleri dolayısıyla hesaplanan katma değer vergisi toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki fark sonraki dönemlere devrolunur ve iade edilmez. Şu kadar ki, 28 inci madde uyarınca Cumhurbaşkanı tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup (…) (3) indirilemeyen ve tutarı Cumhurbaşkanınca tespit edilecek sınırı aşan vergi, bu mükelleflerin vergi ve sosyal sigorta prim borçları ile genel ve katma bütçeli idareler ile belediyelere olan borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile sermayesinin % 51’i veya daha fazlası kamuya ait olan veya özelleştirme kapsamında bulunan işletmeler ile organize sanayi bölgelerinden temin ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin borçlarına mahsuben ödenir. (Ek cümle: 18/1/2017-6770/16 md.) Ancak mahsuben iade edilmeyen vergi, Maliye Bakanlığınca belirlenen sektörler, mal ve hizmet grupları ve dönemler itibarıyla yılı içinde nakden iade edilebilir. Yılı içinde mahsuben iade edilemeyen vergi izleyen yıl içinde talep edilmesi şartıyla nakden veya mükellefin yukarıda sayılan borçlarına mahsuben iade edilir. Cumhurbaşkanı, vergi nispeti indirilen mal ve hizmet grupları ile sektörler itibarıyla, iade hakkını kısmen veya tamamen ya da amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisi ile sınırlı olmak üzere kaldırmaya; Maliye Bakanlığı, bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
  5. (Ek: 3/6/1986 – 3297/9 md.) İndirim hakkı vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabilir.
  6. (Ek: 29/3/2018-7104/8 md.) Vergi Usul Kanununun 322 nci maddesine göre değersiz hale gelen alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen katma değer vergisi, alacağın zarar yazıldığı vergilendirme döneminde indirim konusu yapılabilir (Şu kadar ki Vergi Usul Kanununun 323 üncü maddesine göre karşılık ayrılmak suretiyle gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınan katma değer vergisinin bu fıkra kapsamında indirim konusu yapılabilmesi için gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gelir olarak dikkate alınması şarttır.).
  7. Maliye ve Gümrük Bakanlığı vergi indirimi uygulamasında doğabilecek aksaklıkları, vergi mükerrerliğine ve vergi muafiyetine meydan vermeyecek şekilde, bu Kanunun ana ilkelerine uygun olarak gidermeye ve indirimle ilgili usul ve esasları düzenlemeye yetkilidir.

İndirilemeyecek katma değer vergisi: (3) Madde 30 – Aşağıdaki vergiler mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemez:

a) Vergiye tabi olmayan veya vergiden istisna edilmiş bulunan malların teslimi ve hizmet ifası (Bu Kanunun 17 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasının (b), (c) ve (d) bentleri ile (4) numaralı fıkrasının (ı) ve (ö) bentleri uyarınca katma değer vergisinden istisna edilen işlemler hariç) ile ilgili alış vesikalarında gösterilen veya bu mal ve hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan katma değer vergisi,

b) (Değişik : 3/6/1986 – 3297/10 md.) Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisi,

c) (Değişik: 16/7/2004-5228/17 md.) Deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığının yangın sebebiyle mücbir sebep ilân ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere, zayi olan mallara ait katma değer vergisi, (Ek parantez içi hüküm: 29/3/2018-7104/9 md.) (Şu kadar ki Vergi Usul Kanununun 315 inci maddesine göre Maliye Bakanlığınca belirlenen faydalı ömürlerini tamamladıktan sonra zayi olan veya istisna kapsamında teslim edilen amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin yüklenilen katma değer vergisi ile faydalı ömrünü tamamlamadan zayi olan veya istisna kapsamında teslim edilen amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin yüklenilen katma değer vergisinin kullanılan süreye isabet eden kısmı indirilebilir.)

d) Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen katma değer vergisi. (Ek hüküm: 15/7/2016-6728/44 md.) (5520 sayılı Kanunun 13 üncü maddesine göre transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançlar ile Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendine göre işletme aleyhine oluşan farklara ilişkin ithalde veya sorumlu sıfatıyla ödenen katma değer vergisi ile yurt içindeki işlemlerde mal teslimi veya hizmet ifasında bulunan mükellefler tarafından ilgili vergilendirme döneminde beyan edilerek ödenen katma değer vergisi hariç)

e) (Ek: 29/3/2018-7104/9 md.) Vergi Usul Kanununun 322 nci maddesine göre değersiz hale gelen alacaklara ilişkin alıcı tarafından ödenmeyen katma değer vergisi.

İstisna edilmiş işlemlere indirim:

Madde 32 – Bu Kanunun 11, 13, 14 ve 15 inci maddeleri ile 17 nci maddenin (4) numaralı fıkrasının (s) bendi uyarınca vergiden istisna edilmiş bulunan işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen Katma Değer Vergisi, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanacak Katma Değer Vergisinden indirilir. Vergiye tabi işlemlerin mevcut olmaması veya hesaplanan verginin indirilecek vergiden az olması hallerinde indirilemeyen Katma Değer Vergisi, işlemin gerçekleştiği dönemi izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar talep edilmesi şartıyla Maliye ve Gümrük Bakanlığınca, tespit edilecek esaslara göre bu işlemleri yapanlara iade olunur.

Maliye Bakanlığı katma değer vergisi iadesini, hak sahiplerinin vergi ve sosyal sigorta prim borçları ile genel ve katma bütçeli daireler ile belediyelere olan borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile sermayesinin % 51’i veya daha fazlası kamuya ait olan veya özelleştirme kapsamında bulunan işletmelerden temin ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin borçlarına mahsup suretiyle sınırlamaya; imalatçılar tarafından yapılan ihracat işlemlerinden kaynaklanan iadelerde, yüklenilen katma değer vergisi yerine sektörler itibarıyla ihracat bedelinin belli bir oranına kadar iade yaptırmaya yetkilidir.

Kısmi vergi indirimi: Madde 33 – 1. Bu Kanuna göre indirim hakkı tanınan işlemlerle indirim hakkı tanınmayan işlemlerin bu arada yapılması halinde, fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen Katma Değer Vergisinin ancak indirim hakkı tanınan işlemlere isabet eden kısmı indirim konusu yapılır.

  1. Kısmi vergi indirimine ilişkin usul ve esasları tespite Maliye ve Gümrük Bakanlığı yetkilidir.

İndirimin belgelendirilmesi: Madde 34 – 1. Yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait Katma Değer Vergisi, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebilir.

  1. Katma Değer Vergisinin fatura ve benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesine gerek görülmeyen işlemlerde Vergi indiriminin nasıl belgelendirileceği Maliye ve Gümrük Bakanlığınca tespit olunur.

III- BELEDİYELERİN HANGİ HİZMETLERİ KDV’YE TABİDİR?

3065 sayılı KDV kanunun 1/3- g maddesine göre belediyelerin;

a- Ticari

b- Zirai

c- Serbest Meslek Faaliyetinden

Kaynaklı faaliyetleri hem KDV’ye hem de Kurumlar Vergisine tabi bulunmaktadır.

3065 sayılı Kanunun (1/3-g) maddesinde sayılan; genel bütçeye dâhil idareler, özel bütçeli idareler, il özel idareleri, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birlikler, üniversiteler, dernek ve vakıflar ile her türlü mesleki kuruluşların ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyet kapsamına girmeyen, kuruluş amaçlarına uygun teslim ve hizmetleri vergiye tabi değildir.

Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesi kapsamına giren mal ve hakların kiralanması işlemleri Kanunun (1/3-f) maddesine göre KDV’ye tabidir.

Ancak yukarıda sayılan kuruluşlar arasında olan BELEDİYELERİN iktisadi işletmelerine dahil olmayan gayrimenkullerinin kiraya verilmesi işlemleri Kanunun (17/4-d) maddesine göre vergiden istisnadır.

Öte yandan yukarıda sayılan kuruluşlara ait veya tabi olan veya bunlar tarafından kurulan ve işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşlar, iktisadi işletme olarak mütalaa edilir.

Bunların ticari, sınaî, zirai ve mesleki faaliyetleri vergiye tabi tutulur. Bu çerçevede belediyelere bağlı otobüs, havagazı, su, elektrik, mezbaha, soğuk hava deposu vb. işletmeler ile döner sermayeli kuruluşlar, istisna kapsamına girmeyen faaliyetleri dolayısıyla KDV’ye tabi olurlar.

Bu kapsamda özellikle büyükşehir belediyelerin şehir içi yolcu taşıma  ve  SU hizmeti için;

1- EGO

2- ASKİ

Benzeri özel kanunlarla kurulmuş şirketler hizmet vermekte olup bunların elde ettikleri gelirler KDV ye tabidirler.

Keza gerek 5216 Büyükşehir Belediyesi kanununun 26. maddesi ve gerekse 5393 sayılı Belediye Kanununun 70 ve 71. maddelerinden hareketle belediyeler iktisadi bir çok faaliyetlerini Türk Ticaret Kanuna göre kurmuş oldukları TİCARİ ŞİRKTELERİ kanalıyla yerine getirmektedirler.

Bu kapsamda 3 büyükşehrimizin yanında web siteleri üzerinden tespit edebildiğimizi diğer büyükşehirlerin belediye şirketi sayıları aşağıdaki gibidir.

1-Ankara Büyükşehir Belediyesi 15 şirket

2-İstanbul Büyükşehir Belediyesi 30 şirket

3-İzmir Büyükşehir Belediyesi 11 şirket

4-Adana Büyükşehir Belediyesi 5 şirket

5- Erzurum Büyükşehir Belediyesi 9 şirket

6- Bursa Büyükşehir Belediyesi 9 şirket

7- Konya Büyükşehir Belediyesi 9 şirket

8-Antalya Büyükşehir Belediyesi 5 şirket

9- Eskişehir Büyükşehir Belediyesi 10 şirket

10-Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi 1 Şirket

11- Aydın Büyükşehir Belediyesi 4 şirket

12-Kayseri Büyükşehir Belediyesi 10 şirket

13- Malatya Büyükşehir Belediyesi 3 şirket

14-Muğla Büyükşehir Belediyesi 3 şirket

15-Samsun Büyükşehir Belediyesi 6 şirket

16-Balıkesir Büyükşehir Belediyesi 6 şirket

17- Manisa Büyükşehir Belediyesi 3 şirket

18- Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi 2 şirket

Büyükşehir belediyesi teşkilatı bulunan illerde su ve kanalizasyon işleri belediye tüzel kişiliğinin dışında ayrı tüzel kişiliği olan ve belediyelerin bağlı kurumu niteliğinde olan su ve kanalizasyon idarelerince; bazı büyükşehir belediyelerinde ise şehir içi toplu taşımacılık ve doğalgaz işleri ise yine bağlı kuruluşlarca yürütülmektedir.

Keza bunlar dışında kalan ticari zirai ve serbest mesleki kazancı kapsamındaki faaliyetleri içinde yukarıda açıklandığı üzere belediyelerce çok sayıda şirketler kurulmaktadır.

Tüzel kişilikleri olan bu idarelerin KDV hesabında herhangi bir tereddüt yaşanmamaktadır; çünkü hem hesaplanan KDV hem de indirilecek KDV’nin konusu bu idarelerin kendi faaliyetleri ile sınırlı olmaktadır.

Sorun belediyelerin yukarıda sayılan şirketleri dışında kalan ticari faaliyetlerinin olduğu durumlarda ortaya çıkmaktadır.

Konuya ilişkin 11 Seri Nolu KDV Tebliğinin(E) bölümünde aşağıdaki açıklamalar yapılmıştır.

E- KAMU KURUM VE KURULUŞLARI, DERNEK VE VAKIFLAR MESLEKİ KURULUŞLAR:

  1. Katma Değer Vergisi Kanununun 1. maddesinin 3. fıkrasının (g) bendinde sayılan; genel bütçeye dahil idareler, katma bütçeye dahil idareler, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birlikler, üniversiteler, dernek ve vakıflar ile her türlü mesleki kuruluşların kuruluş amaçlarına uygun teslim ve hizmetleri Katma Değer Vergisi Kanunu kapsamına girmediğinden vergiye tabi olmayacaktır.

Bu kuruluşlar iktisadi işletme niteliği taşımadığından sahip oldukları gayrimenkullerin kiralanması işlemleri de vergiye tabi olmayacak, ancak Gelir Vergisi Kanununun 70. maddesi kapsamına giren diğer mal ve hakların kiralanması işlemleri ile bu kuruluşlarca gerçekleştirilen her türlü ithalat vergiye tabi olacaktır. Bu meyanda belediyelerin sahip oldukları gayrimenkulleri kiralamaları vergiye tabi olmayacak, ancak bir iş makinasını kiraya vermeleri vergiye tabi tutulacaktır. Mesleki kuruluşların üyelerinden aldığı kayıt ve tasdik ücretleri de yukarıdaki tespitler gereğince vergiye tabi tutulmayacaktır.

  1. Öte yandan yukarıda sayılan kuruluşlara ait veya tabi olan veya bunlar tarafından kurulan ve işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşlar iktisadi işletme olarak mütalaa edilecek, bunların ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyetleri vergiye tabi olacaktır. Bu çerçevede belediyelere bağlı otobüs, havagazı, su, elektrik, mezbaha, soğuk hava deposu vb. işletmeler ile döner sermayeli kuruluşlar istisnalar kapsamına girmeyen faaliyetleri dolayısıyla vergiye tabi olacaktır. Ancak döner sermayeli kuruluşlar çok çeşitli alanlarda faaliyet gösterdiklerinden bu faaliyetlerin istisnalar kapsamına girip girmediği konusunda tereddüt bulunan hallerde Gelirler Genel Müdürlüğünden görüş istenmesi gerekmektedir.

KDV kanunun amir hükümleri ve 11 seri nolu uygulama tebliği gereği;

1- Belediyeler sadece vergiye tabi işlemler dolayısıyla yüklendikleri (ödedikleri) KDV leri indirim konusu yapmaları gerekirken belediyecilik faaliyeti ile ilgili olan ve KDV kapsamında olmayan giderlerine ilişkin KDV’leri de indirim konusu yapabilmektedirler.

2- Keza bazı belediyelerde yazımızın I. Bölümünde belirttiğimiz şekilde bazı haksız KDV indirimi yada suiistimallerde yaşanabilmektedir.

Belediyelerin kurmuş oldukları şirketler dışında kalan diğer gelir getirici faaliyetleri sonucunda elde ettikleri gelirlere ait KDV’den hangi faaliyetlerine ait KDV’nin indirim konusu yapacağı hususunda tereddütler yaşanmakta ve belediyenin bütün işlemlerinde ödenen KDV indirim konusu yapılmaktadır.

Oysa yukarıda yer alan mevzuat hükümlerinden açıkça anlaşılmaktadır ki, belediyelerin KDV’ye tabi işlemleri dolayısıyla ödediği KDV’yi indirim konusu yapabilecektir. Böylece örneğin SU işletmesine ait giderlere ilişkin KDV’yi, SU işletmesinden elde edilen KDV’den indirebilecektir.

Aksi halde belediyenin gelir getirici faaliyetleri ile hiçbir ilgisi olmayan belediye binasının temizliği, park bahçelerin temizliği, çöp toplama ihalesi, hizmet araçlarının bakım onarımı, yol bakım onarım çalışmaları, asfaltlama ihalesi gibi faaliyetler sonucunda ödenen KDV’nin indirim konusu yapılmaması gerekmektedir.

Maliye Bakanlığı’nın 02.05.2011 tarih ve B.07.1.GİB.0.01.55-010-3 sayılı Özelgesinde;

“Belediyenin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında aldığı mal ve hizmetlere ilişkin ödediği KDV yi, KDV ye tabi gayrimenkul satışları üzerinden hesapladığı ve tahsil ettiği KDV den indirip indiremeyeceğinin bildirilmesi istenilmektedir. 

Katma Değer Vergisi Kanununun verginin konusunu teşkil eden işlemleri düzenleyen   1/3-d maddesinde müzayede mahallerinde ve gümrük depolarında yapılan satışların, 1/3-g maddesinde ise genel ve katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere, üniversitelere, dernek ve vakıflara, her türlü mesleki kuruluşlara ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşların veya bunlara ait veya tabi diğer müesseselerin ticarî, sınaî, ziraî ve meslekî nitelikteki teslim ve hizmetlerinin katma değer vergisine tabi olduğu hüküm altına alınmıştır. Kanunun 8/1-a maddesinde de mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde katma değer vergisinin mükellefinin bu işleri yapanlar olduğu belirtilmiştir. 

Aynı Kanunun “Vergi İndirimi” kenar başlıklı 29/1 inci maddesinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler sırasında hesaplanan katma değer vergisi ile ithalat sırasında ödenen katma değer vergisini indirebilecekleri hükme bağlanmıştır. 

Ancak Kanunun 30/a maddesine göre, vergiye tabi olmayan veya vergiden istisna edilmiş bulunan malların teslimi ve hizmet ifası ile ilgili alış vesikalarında gösterilen veya bu mal ve hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan katma değer vergisinin indirimi mümkün değildir. Ayrıca yine Kanunun 33/1 inci maddesinde “Bu Kanuna göre indirim hakkı tanınan işlemlerle indirim hakkı tanınmayan işlemlerin bir arada yapılması halinde, fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin ancak indirim hakkı tanınan işlemlere isabet eden kısmı indirim konusu yapılır.” denilmiştir. 

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, Belediyenizin vergiye tabi taşınmaz satışları üzerinden hesapladığı KDV den, yalnızca bu satışlara ilişkin olarak (örneğin taşınmazın alımı veya satış vb giderlerine ait)  yüklenilen KDV yi indirmesi mümkündür. Ancak, Belediyeniz ihtiyaçları için, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin ödenen KDV nin, belirtilen satışlar üzerinden hesaplanan KDV den Kanunun 29, 30/a ve 33 üncü maddeleri uyarınca indirilmesi söz konusu değildir.”

Denilmek suretiyle tarafımızdan belirtilen hususa dikkat çekilmektedir. O halde, belediyelerce ödenen tüm KDV’ler indirim konusu yapılmamalı ve yalnız gelir getirici faaliyetlere ilişkin yapılan harcamalara ait KDV’nin indirim konusu yapılması gerekmektedir. 

 IV – SONUÇ

Sonuç olarak belediyelerin kuruluş amacına uygun ticari zirai ve mesleki faaliyet dışında kalan teslim ve hizmetleri KDV den muaftır.

Yukarıda açıklanan KDV kanunun 29-34 maddeleri gereği teslimleri vergiden istisna edilmiş olan mal ve hizmetlere ilişkin ilgili faaliyetler için belediyelerce yapılan harcamalar için ödenen KDV ler indirim konusu yapılması mümkün değildir.

KDV’si indirim konusu yapılmayacak olan tüm mal ve hizmet alımları doğrudan giderleştirilmeli ya da ilgili malın maliyetine eklenmelidir.

Bununla birlikte uygulamada; Belediyelerin birçok faaliyetleri dolayısıyla yapmış olduğu harcamalara ait ödediği KDV’ler indirim konusu yapılmaması gerekirken, belediyece ödenen tüm KDV’lerin indirim konusu yapıldığı görülmektedir.

Bu durum SAYIŞTAY denetim raporlarına da yansımıştır. Buna rağmen bu hatalı uygulamalar halen devam etmektedir.

Bunun sonucunda da devlete ödenmesi gereken KDV ödenmemekte ve devlet bir bakıma elde etmesi gereken KDV’den mahrum kalmaktadır.

Öte yandan KDV kanunundaki uygulamaya paralel olarak  Mahalli İdareler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği’nde de düzenleme yapılmıştır.

Buna göre; “bir bedel karşılığı satmak üzere ürettikleri mal veya hizmetin üretim girdisi olarak satın aldıkları mal veya hizmetlere ilişkin olarak ödemiş oldukları katma değer vergisini indirim konusu yaparlar” ifadesi yer almaktadır.

Dolayısıyla, Mahalli İdareler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği’nde  de doğrudan üretim girdisi şeklindeki harcamaların İndirilecek KDV Hesabına kaydedilmesi uygun görülmüş ve kapsam daraltılmıştır.

Bu çerçevede belediyelerin yalnız KDV tahsil ettikleri gelir getirici faaliyetleri dolayısıyla ödeme yaptıkları KDV’yi indirim konusu yapmaları gerekmektedir.

Kullanıcı
Abdullah ÇAVUŞ
Kanalda toplam 5 adet video bulunuyor.
BU VİDEOYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
Yorum Yap

Bu konuya henüz bir yorum yapılmadı.