Denetim TV - Youtube'da

DEPREMDE VERGİ MÜKELLEFLERİNİN ZAYİ BELGESİ ALMA ZORUNLULUĞU- ABDULLAH ÇAVUŞ (24.02.2023)

DEPREMDE VERGİ MÜKELLEFLERİNİN ZAYİ BELGESİ ALMA ZORUNLULUĞU
ABDULLAH ÇAVUŞ (24.02.2023)
Tacirlerin tutmakla ve saklamakla yükümlü olduğu ticari defter ve belgeler, kendilerinin iradesi ve kusuru dışında zaman zaman zayi olabilmektedir
6102 sayılı TTK da defterlerin saklanma süresi 10 yıl olarak belirlenmiş iken 213 sayılı Vergi Usul Kanununda Vergi İncelemeleri için defter ibraz süresi 5 yıl olarak belirlenmiştir.
VUK’nun 253. maddesinde, defter tutmak mecburiyetinde olanların, tuttukları defterlerle üçüncü kısımda yazılı vesikaları, ilgili bulundukları yılı takibeden takvim yılından başlıyarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecbur oldukları hükmü mevcuttur.
Vergi Usul Kanunu 359/a-2 madde hükmü uyarınca ticari defterlerin ve faturaların ibraz edilmemesi gizleme suçu olarak tanımlanmıştır. Şayet bir mükellefin tutmakla yükümlü olduğu defterler, makbuzlar, faturalar, gider pusulalarının çalınması, deprem, sel veya yangın gibi sebeple telef olması durumlarında zayi belgesi alınması gerekmektedir.
Buradan hareketle, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda, bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defter ve belgelerin, yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğraması halinde mahkemeden kendisine ZAYİ BELGESİ verilmesini isteyebileceği öngörülmüştür.
Ancak, söz konusu davanın, tacirin zıyaı öğrendiği tarihten itibaren 30 gün içinde açılması gerekmektedir. Anılan 30 günlük dava açma süresi, hak düşürücü niteliktedir. Bu süre içinde davanın açılmaması halinde tacirin dava açma hakkı ortadan kalkar. Dava açılmış olsa bile mahkeme, dava şartı yokluğundan başvuruyu reddeder.
Ülkemiz açısından asrın felaketi olan adlandırılan 10 ilimizi kapsayan deprem felaketi binlerce can kaybının yanında onlarca vatandaşımızın yaralanmasına yol açmıştır.
Keza bu 10 ilimizdeki vergi mükelleflerinin işyerleri ve malları deprem enkazlarının altında kalmış durumdadır.
Cumhurbaşkanımızın kararı ile deprem bölgemizde 3 ay süre ile OLAĞANÜSTÜ HAL ilan edilmiştir.
Keza Gelir İdaresi Başkanlığımız tarafından vergilendirme ile ilgili ödeme ve yükümlülükler konusunda MÜCBİR SEBEP hali ilan edilmiştir.
Bu hususlar deprem ile ilgili daha önceki 3 yazımızda anlatılmıştır.
Vergi mükellefleri tutacakları defterleri sadece kamusal yükümlülükler olan vergi, SGK primleri vb ödemelerini tevsik etmek amacıyla tutmazlar.
Aynı zamanda borç ve alacaklarını yani 3.cü kişiler ile ticari ilişkilerini de tevsik etmek amacıyla tutarlar.
Sonuç olarak ticari hayatın ve tüccarların vazgeçilmezleri tutmuş oldukları defterler ve bu defter kayıtlarına delil olarak koymuş oldukları sözleşmeler fatura ve benzeri belgelerdir.
Bununla birlikte deprem bölgelerimizde bu defter ve belgeler yıkıntılar altında kalmış olup çoğuna ulaşılamamış bir çoğu da kullanılamaz yani okunmaz hale gelmiş durumdadır.
İş bu yazımızın konusu ise vergi mükelleflerinin deprem yıkıntıları altında kalan defter ve belgeleri konusunda yapacakları işlemler ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca alınması gereken ZAYİ BELGESİ ne ilişkin düzenlemeleri içermektedir.
Malumlarınız olduğu üzere vergi mükellefleri 6102 sayılı kanun açısından TACİR olarak tanımlanmakta ve tacirlerin bir takım sorumlulukları da bu kanunda detaylı olarak düzenlenmiş bulunmaktadır.
Bunların başında BASİRETLİ BİR İŞADAMI GİBİ DAVRANMA SORUMLULUĞU gelmektedir.
Tacir, Türk Ticaret Kanununun temel kavramlarından birisidir. Türk Ticaret Kanununa göre tacir, bir ticarî işletmeyi, kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimsedir. Bunun dışında, bir ticarî işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo ve sair ilan vasıtaları ile halka bildirmiş ve işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır.
Her tacir, tüm ticarî faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek, sağduyu sahibi olmak, ileriyi düşünmek ve işlemlerini ona göre organize etmek zorundadır 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 18/2 maddesi gereğince, tacir, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi gerekmektedir.
Madde hükmü aynen aşağıdaki gibidir.
MADDE 18
(1) Tacir, her türlü borcu için iflasa tabidir; ayrıca kanuna uygun bir ticaret unvanı seçmek, ticari işletmesini ticaret siciline tescil ettirmek ve bu Kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmakla da yükümlüdür.
(2) Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.
(3) Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.
(4) Tacir sıfatına bağlı olan diğer hükümler saklıdır.
BUNUN YANINDA HER TACİRİN DEFTER TUTMA VE SAKLAMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ TTK 82. MADDESİYLE DÜZENLENMİŞTİR.
Madde metni aynen aşağıdaki gibidir.
I – Belgelerin saklanması, saklama süresi
MADDE 82– (1) Her tacir;
a) Ticari defterlerini, envanterleri, açılış bilançolarını, ara bilançolarını, finansal tablolarını, yıllık faaliyet raporlarını, topluluk finansal tablolarını ve yıllık faaliyet raporlarını ve bu belgelerin anlaşılabilirliğini kolaylaştıracak çalışma talimatları ile diğer organizasyon belgelerini,
b) Alınan ticari mektupları,
c) Gönderilen ticari mektupların suretlerini,
d) 64 üncü maddenin birinci fıkrasına göre yapılan kayıtların dayandığı belgeleri,
sınıflandırılmış bir şekilde saklamakla yükümlüdür.
(2) Ticari mektuplar, bir ticari işe ilişkin tüm yazışmalardır.
(3) Açılış ve ara bilançoları, finansal tablolar ve topluluk finansal tabloları hariç olmak üzere, birinci fıkrada sayılan belgeler, Türkiye Muhasebe Standartlarına da uygun olmak kaydıyla, görüntü veya veri taşıyıcılarda saklanabilirler; şu şartla ki;
a) Okunur hâle getirildiklerinde, alınmış bulunan ticari mektuplar ve defter dayanaklarıyla görsel ve diğer belgelerle içerik olarak örtüşsünler;
b) Saklama süresi boyunca kayıtlara her an ulaşılabilsin ve uygun bir süre içinde kayıtlar okunabilir hâle getirilebiliyor olsun.
(4) Kayıtlar 65 inci maddenin dördüncü fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca elektronik ortama alınıyor ise, bilgiler; bilgisayar yerine basılı olarak da saklanabilir. Bu tür yazdırılmış bilgiler birinci cümleye göre de saklanabilir.
(5) Birinci fıkranın (a) ilâ (d) bentlerinde öngörülen belgeler on yıl saklanır.
(6) Saklama süresi, ticari defterlere son kaydın yapıldığı, envanterin çıkarıldığı, ara bilançonun düzenlendiği, yılsonu finansal tablolarının hazırlandığı ve konsolide finansal tabloların hazırlandığı, ticari yazışmaların yapıldığı veya muhasebe belgelerinin oluştuğu takvim yılının bitişiyle başlar.
(7) Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren otuz gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir.
(8) Gerçek kişi olan tacirin ölümü hâlinde mirasçıları ve ticareti terk etmesi hâlinde kendisi defter ve kâğıtları birinci fıkra gereğince saklamakla yükümlüdür. Mirasın resmî tasfiyesi hâlinde veya tüzel kişi sona ermişse defter ve kâğıtlar birinci fıkra gereğince on yıl süreyle sulh mahkemesi tarafından saklanır.
Madde metninden görüleceği üzere;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda, bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defter ve belgelerin, yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğraması halinde mahkemeden kendisine ZAYİ BELGESİ verilmesini isteyebileceği öngörülmüştür.
Ancak, söz konusu davanın, tacirin zıyaı öğrendiği tarihten itibaren 30 gün içinde açılması gerekmektedir. Anılan 30 günlük dava açma süresi, hak düşürücü niteliktedir. Bu süre içinde davanın açılmaması halinde tacirin dava açma hakkı ortadan kalkar. Dava açılmış olsa bile mahkeme, dava şartı yokluğundan başvuruyu reddedecektir.
ZAYİ BELGESİ ALINMAMASI DURUMUNDA KARŞILAŞILABİLECEK OLASI CEZALAR
1-TİCARET KANUNU AÇISINDAN
Zayi belgesinin alınamaması ve vergi incelemesine yetkili olanlara defter ve belgelerin ibraz edilememesi durumunda uygulanacak ceza ise TTK 562’nci maddesinde şu şekilde açıklamıştır;
“Bu Kanun hükümlerine göre tutulmakla veya muhafaza edilmekle yükümlü olunan defter, kayıt ve belgeler ile bunlara ilişkin bilgileri, denetime tabi tutulan gerçek veya tüzel kişiye ait olup olmadığına bakılmaksızın, 210 uncu maddenin birinci fıkrasına göre denetime yetkili olanlarca istenmesine rağmen vermeyenler veya eksik verenler ya da bu denetim elemanlarının görevlerini yapmalarını engelleyenler, fiilleri daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde üç yüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılır.”
Adli para cezasının bir günlük karşılığının kaç Türk Lirası olacağı Türk Ceza Kanunu’nun 52’nci maddesinde şu şekilde açıklanmıştır;
(1) Adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yedi yüz otuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
2- VERGİ KANUNLARI AÇISINDAN
Varlığı noter tasdik kayıtları veya diğer şekilde sabit olan defterlerin, vergi incelemesine yetkili kişilere ibraz edilmemesi, “gizleme” suretiyle kaçakçılık suçunu oluşturuyor. Yaptırımı ise “18 aydan 3 yıla kadar hapis” cezası (VUK. Md.359/a-2).
Defterlerin, vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir nedenle “ibraz edilmemesi”, re’sen takdir yolu ile re’sen vergi tarhını gerektirir (VUK Md.30/4).
Takdir olunan matrah farkı üzerinden hesaplanan verginin de “üç katı tutarında” vergi ziyaı cezası kesilir (VUK. Md. 344/2).
Ayrıca VUK mükerrer madde 355 inci madde uyarınca özel usulsüzlük cezası da var.
Vergi incelemesi dışında defter ve belge ibraz etmeme durumunda özel usulsüzlük cezası uygulanır.
KDV açısından ise zayi belgesi olmadan incelemeye defter ve belge ibraz edilmez ise inceleme döneminde indirim konusu yapılan tüm KDV lerin indirimi reddedilir ve ayrıca 3 kat tutarında ceza kesilir
SONUÇ;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, defter ve belgeleri zayi olan tacirlere Vergi Usul Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu açısından oluşabilecek cezalara maruz kalmamaları adına zayi belgesi edinebilme imkânı sağlamıştır.
Zayi belgesi almayan mükellefler özel usulsüzlük cezası, vergi ziyaı cezası, hürriyeti bağlayıcı ceza, adli para cezası gibi çeşitli cezalarla karşı karşıya kalacaklardır.
Ayrıca zayi belgesi alan mükelleflerin KDV indirimlerinin kabulü için mal veya hizmet alışı yaptığı firmalar tarafından zayi olan belgelerde gösterilen katma değer vergisinin beyan edilip ödenmesi ve bu durumun tespiti önem teşkil etmektedir.
Sonuç olarak; deprem bölgesindeki mükelleflerimizin yapılan tüm hüküm ve açıklamalara göre defter ve belgeleri zayi olan mükelleflerin bu durumu öğrendikten 30 gün içerisinde yetkili mahkemeden zayi belgesi almaları gerekecektir.
BUNUNLA BİRLİKTE DEPREM İLE İLGİLİ OLARAK ÇIKARILAN YARGI SÜRELERİNE İLİŞKİN CUMHURBAŞKANLIĞI KARARI İLE DAVA AÇMA SÜRELERİ 6 NİSAN 2023 TARİHİNE KADAR DURDURULMUŞ OLDUĞU HUSUSU DA UNUTULMAMALIDIR.

Kullanıcı
Denetim
Kanalda toplam 639 adet video bulunuyor.
BU VİDEOYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
Yorum Yap

Bu konuya henüz bir yorum yapılmadı.